Kerkük nerede, önemi nedir? sorusunun yanıtı haberimizde. Kuzey Irak Bölgesel Yönetim (IKBY) Başkanı Mesut Barzani’nin tüm dünyanın karşı çıkmasına rağmen, Türkiye ve İran gibi komşu ülkelerle istişare etmeden referandum kararı alması büyük tepkilere neden oluyor. Bir petrol kenti olan Kerkük Ortadoğu’nun göz bebeği. Amerikan Enerji Bakanlığı verilerine göre, Kerkük’ün petrol rezervleri 8,7 milyar varil. Türkiye’nin bir günlük ham petrol ihtiyacı ise, günlük 700 bin varil.
Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, Irak petrolünün mevcut üretiminin yüzde 40’ı Kerkük’te gerçekleşiyor. Ülkenin kanıtlanmış petrol rezervlerinin yüzde 6’sı da Kerkük’te.
Kerkük (Arapça: كركوك), Irak’taki Kerkük ilinin başkenti olan şehirdir. Ülkenin başkenti Bağdat’ın 236 km kuzeyinde, Erbil’in 83 km güneyinde, Musul’un 149 km güneydoğusunda, Süleymaniye’nin 97 km batısında, Tikrit’in 116 km kuzeydoğusunda yer almaktadır. Günümüzde şehrin büyük çoğunluğu Kürtler, Araplar ve Türkmenler’den oluşmaktadır.
Kerkük’ün çevresindeki köylerle birlikte nüfusu 1,4 milyon. Kent merkezinde ise 900 bin kişi yaşıyor. Kentte Türkmen, Arap ve Kürt nüfus birlikte yaşıyor. Ancak Kürtler, kentin bir Kürt şehri olduğunu öne sürüyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı (IKBY) Mesut Barzani, Kerkük’ü, “Kürtlerin Kudüs’ü” olarak tanımlıyor.
Saddam Hüseyin döneminde, kentten Kürtler zorla göç ettirilmişti. Saddam sonrasında da kente yoğun bir Kürt göçü yaşandı. Uluslararası Af Örgütü, Kürt grupların kentteki diğer etnik grupları göçe zorladığını ve demografik yapıyı değiştirdiğini söylüyor.
05 Haziran 1926 tarihinde Türkiye ile Irak arasındaki sınırı belirleyen ve komşuluk ilişkilerini düzenleyen Ankara Antlaşması, Türkiye, Irak ve İngiltere arasında imzalandı.
Antlaşmanın 1. maddesi ile Türk-Irak hududu, Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 tarihinde kararlaştırdığı şekilde (Brüksel Sınır Çizgisi) kesinleşti.
Kuzey Irak’ta bağımsız bir devlet kurulması halinde 1926 Ankara Antlaşması ile Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 tarihli kararı ortadan kalkmış olacaktı.
Böyle bir durumda STATÜKO ANTE’ye (önceki duruma) dönülerek Musul ve Kerkük petrol alanları dâhil olmak üzere Kuzey Irak bölgesi yeniden Türk toprağı olacaktı.
Aynı zamanda Musul ve Kerkük’ün statüsünü belirleyen 1926 Ankara Antlaşması Türkiye’ye ‘bir şartla’ askeri müdahale hakkı veriyor.
Misak-ı Milli sınırları içinde kalan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile birlikte toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti.
Irak’ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan İstanbul Anlaşması’na göre, bugün bölünmüş yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye’nin haklarını gündeme getiriyor.
Buna göre, otorite boşluğundan kaynaklanan kaos ortamı, Türkiye’nin Kerkük ve Musul’a girebilmesine uluslararası hukukta meşru zemin oluşturuyor.
Yani Türkiye eğer isterse, Kerkük ve Musul’daki haklarını gündeme getirerek bu iki şehri kontrol altına alabilir.